Ana içeriğe atla

Yaşlılığa Bir Bakış

Kişi gençlik yıllarını kendinde manevi bir tatmin duygusu bırakacak şekilde yaşamışsa yaşlılık, adeta uygun koşullarda özenilerek en verimli topraklarda yetiştirilmiş bir ağacın olgun, sulu ve lezzetli meyvesi gibidir. Hayat yaşanmış uzun yıllarda kişiye öyle şeyler göstermiştir, öyle deneyimler yaşattırmıştır ki yaşlı kişi artık yaşanılanlardan kolaylıkla dehşete kapılmaz, panik olmaz; hayat onun için sürpriz değildir.

Yaşlı hayatın ona vereceklere nazik bir tevazu ile merhaba diyebilme olgunluğuna ermiş kişidir çünkü. Yaşlı gençlere merhamet nazarıyla bakar. Gençler her ne kadar yaşlı kimseler tarafından anlaşılmadıklarını düşünseler de yaşlı kimse gencin o an içerisinde bulunduğu durumu daha önce tecrübe etmiş hatta gencin henüz görmediği bir sonraki adımı, sırada ne olduğunu da görmüştür. Bu bakımdan yaşlı kişi tecrübelerinden faydalanılması gereken bilge kimsedir. Ancak yaşlılıkta bu söylediğim bilgelik ve mütevazilik halinin oluşması için kişinin buna zemin hazırlayanın dolu, verimli, kişiye doyum ve tatmin hissi verecek bir hayat olduğunu düşünüyorum.

Özellikle çocukların yaşlılarla etkileşimi çok kıymetli buluyorum. Bunun her çocuğun tecrübe etmesi gereken ve kendisi de yetişkin olduğunda ona canlı anılar bırakacak bir temas olduğunu düşünüyorum. Öyle ki yaşlıların çocuklara merhameti birçok gençten hatta bazen çocukların kendi anne babalarından bile daha derin.

Yaşlı kimse bedenen zayıflasa da fikir olarak olgunluğa erdiği artık diğer bireylere önderlik edici vasıflara sahip olduğu bu dönemde gençler tarafından bu yönünün farkında olunmalı ve bu özellikten istifade edilmelidir. Ancak bu noktada bu etkileşim ve istifadeyi tıkayan noktanın yaşlıların ve gençlerin iletişimlerindeki kuşak farkı ve adeta farklı dili konuşuyor olmaları olduğunu düşünüyorum. Hayata dair bunca tecrübeye sahip yaşlılarımızın, henüz onların sahip olgunluğa erişememiş genç bireylere hitap ederken ya da yaklaşırken buna özen göstermelerini rica ediyorum. Bu benim çevremde gözlemlediğim kadarıyla yaşlı kimseler ile kendisinden daha genç bireyler arasında iletişim yolunun kurulabilmesi ve gençlerin yaşlıların tecrübe ve olgunluklarından istifade edebilmesi için önemli bir detay.

Çevremdeki yaşlı kimselerden gözlemlediğim bir başka durum ise yaşlı kimselerin kendilerini adeta eve hapsettiklerinde, açık hava çıkmadıklarında ve fiziksel olarak daha atıl olduklarında hem fiziksel hem de psikolojik olarak kendilerini daha kötü hissettikleri ve yakınmalarının arttığı yönündedir. Yaşlı kimseler açık havada vakit geçirdiklerinde ve yaşamlarını fiziksel olarak aktif olarak sürdürdüklerinde bunun onlara daha iyi geleceğini düşünüyorum.

Ayrıca yaşlı kimselerin zaman zaman yaşlılıktan yakınmaları çevrelerindeki genç bireyleri umutsuzluğa ve karamsarlığa düşürmektedir. Ayrıca gençler ailesindeki ve diğer yakınlarındaki yaşlı kimselerin bu umutsuz hallerine üzülmektedirler. Yaşlılar fiziksel olarak artık yetersizlik kaldıklarını hissettiklerinde bunun da yaşamın bir süreci ve parçası olduğunu düşünmeliler. Oysa ki çocuklar da sebepleri farklı olmakla birlikte bir takım fiziksel yetersizliğe sahipler. Çocuklardan beklenen onların yetersizlikleri ve eksiklikleri dikkate alınarak toplum ve aile içerisinde bir yere sahip olmaları ve bunun gerekliliği olan bazı sorumlulukları yerine getiriyor olmalarıdır. Adeta çocuklar gibi yaşlılar da kendilerini geri çekmemeli ve topluma katılımlarını sürdürmelilerdir. Bu hem yaşlıların kendine bakışlarını ve yaşlılığı algılayışlarına hem de gençlerin onlara ve yaşlılığa bakışlarına etki edecektir.

                                                                                                                                    Psikolog Kevser Ateş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annelikte Doğru Motivasyon

Annelikte Doğru Motivasyon Kadın olmak hem fizyolojik hem de psikolojik olarak çok özel bir konumdur. Kadını en özel kılan etkenlerden biri, bir yavruyu bedeninde aylarca muhafaza edebilme ve sonrasında anne olmasıdır. Annelik, özellikle bizim kültürümüzde fedakarlık kavramıyla eş tutulmuştur. Dilimizde var olan ‘yemedim yedirdim; giymedim giydirdim’ benzeri söyleyişler de anneliğin toplumumuzdaki anlamlandırılmasına örnektir. Ancak çocuklar ve yetişkinler üzerinden elde edilen gözlemler annelerin çocukların hayatlarının merkezlerine koymasının değil; kadının hayatın merkezine kendi gelişimini ve mutluluğunu koymasının çocuklar için psikolojik olarak çok daha faydalı ve geliştirici olduğu yönündedir. Anneler kendi hayatlarından vazgeçerek, hayatlarını adeta çocuk yetiştirmeye adadıklarında ilginç bir şekilde bu tek amaçlarını ıskalıyorlar ve o kadar da iyi çocuk yetiştiremiyorlar. Çünkü çocuğa iyi gelen adeta bir yaşam koçu gibi hayatının her dakikasını planlayan, kendi hayatını çocuğa...

Sınırımızdaki Savaş ve İkincil Travma

     Bu günlerde komşu ülkelerimizde 3. Dünya Savaşı’nın ilk reaksiyonlarını görmekteyiz.    Türkiye, tarihteki adıyla Mezopotamya, üzerinde birçok dinin kutsalının bulunduğu, stratejik bir konuma sahip topraklar içerisindedir.    Ülkemizi genellikle Norveç gibi refah seviyesinin yüksek olduğu kuzey ülkeleriyle kıyaslayanlara söylemek istediğim bizim ülkemizin Norveç’ten en büyük farkının bizim topraklarımız üzerinde birçok din, örgüt ve ülkenin çıkarlarının olmasıdır.    Ülkemizin coğrafi kaderinden söz ettikten sonra komşu ülkelerdeki savaşların bize etkisini konuşmak istiyorum.    Tabii ki sınırlarımızdaki savaşın bize ekonomik etkileri var ancak daha bireysel boyutta baktığımızda savaş bize çok yakın ve günümüzdeki savaş mağdurları bizim din kardeşimiz. Filistin, Suriye, Irak, Çeçenistan, Doğu Türkistan ve diğerleri…    Savaş mağdurlarının çektiği eziyetleri, maruz kaldıkları insanlık dışı durumları bugünlerde sık sık ...

Çocuklarımızın Ruhsal Dünyalarını Anlamaya Dair Bazı Pratik Yöntemler

Çocuklarımızın Ruhsal Dünyalarını Anlamaya Dair Bazı Pratik Yöntemler Anlatılacak yöntemlerin her biri farklı terapi ekollerinin uzmanları tarafından geliştirilmiş, uzmanlar tarafımdan terapi seansları içerisinde kullanılan yöntemlerdir.   1️ ⃣ ⚽ Çocuklarınızın Oyunlarını Gözlemleyin.   Oyunla ilgili olarak öncelikle gözlemlenmesi gereken şey 2 yaşını doldurmuş olan çocuğunuzun, yanında herhangi bir oyun arkadaşı olmadığında oyun kuruyor ve oyunu sürdürebiliyor olmasıdır. Bu, 2 yaşını doldurmuş çocukların bilişsel gelişiminin uygun düzeyde olduğunun bir göstergesidir.   Çocuklar oyun kurarken ve oyunu sürdürürken tıpkı rüyalarımızda olduğu gibi tamamen bilinçaltı malzemeleri kullanırlar. Ebeveynleriyle, arkadaşlarıyla ilişkilerinden ve diğer tüm dahil olduğu sosyal ortamlardan getirdiği malzemeleri çocuk, oyun kurarken aktif olarak kullanır.   Çocuğun kurduğu oyunlarda sıkça tekrarlayan temaların neler olduğu belirlenmelidir. Çocuk saldırganlığını, ç...