Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kadınlarda Dış Görünüş ve Özgüven

Hemen her kadın zaman zaman aynaya bakıp görünüşüne dair bir şeylerin değişmesini istemiştir. Güzel olmak, güzel görünmeyi istemek adeta kadın olmanın bir parçasıdır. Hatta bazen dış görünüşüne dair olumsuz düşünceleri kadınların özgüvenini düşürücü etkiye sahiptir. Bu madalyonun ters tarafından baktığımızda ise bir kadının görünüşüyle barışık olması, sadece kadın olduğu için ona verilmiş olan bir güzellik olduğunun farkında olması onun için mutluluk ve özgüven kaynağıdır. Ergenlik ve genç yetişkinlik dediğimiz dönemde kadınlar için dış görünüşleri ciddi bir uğraş meselesidir. Özellikle ergenlik dönemindeki kızların henüz beden algısı tam olarak oturmadığı için fiziksel görünüşleriyle uğraşlarına çok sık rastlarız. Ergenlik döneminde aslında normal olarak karşıladığımız bu süreç ne yazık ki bazı sektörler tarafından mali amaçlar doğrultusunda sömürülmektedir. Tekstil, kozmetik ve güzellik merkezi adı altında estetik işlem yapan sektörler bunların en başında gelenleridir. Bu sektörleri ...
En son yayınlar

Anne-Babalarımıza Karşı Sorumlu Muyuz?

Bugünlerde sık duyduğum bir fikir üzerine konuşmak istiyorum. Şöyle ki ruh sağlığı uzmanlığı olan kişilerden bazıları anne babamıza karşı sorumlu olmadığımız, onlara karşı herhangi bir minnet borcumuz olmadığını söylüyorlar. Anne-babamızın bizi dünyaya getirmiş olmakla bize bakmak ve yetiştirmekle sorumlu olduklarını ancak bize yıllarca verdikleri emek karşılığında bizim anne-babamıza karşı hiçbir sorumluluğumuz olmadığı bize verilen emeklerin, yapılan fedakarlıkların sadece onların mecburi olarak yerine getirdikleri şeyler olduğu fikrindeler. Şöyle söyleyeyim: kırmızı ışıkta duran bir araca nasıl teşekkür etmezsek, bu davranış onun zaten yerine getirmesi gereken bir şeyse, anne-babamıza karşı da sorumluluğumuzu böyle değerlendiriyorlar. Bu fikir açıkça bizim kültürümüze aykırıdır. Çünkü Türk kültürü aile kurumuna çok fazla önem verir. Evlatlar yetişkin olsa dahi ailenin birlikteliğini, aile içerisindeki istişareyi ve yardımlaşmayı teşvik eder. Kültürümüzdeki bu yaklaşım kişileri yalnı...

Kurban Bayramına Farklı Bir Bakış

Bu sene farklı bir Kurban Bayramı İlerleyen günlerde Kurban Bayramını yaşayacağız. Ömrümüzde birçok kez yaşadığımız Kurban Bayramının bu seneki tekrarını yaşamadan bir nefeslik 'kurban' kavramı üzerine düşünelim istedim. 'Kurban' kelimesi arapça garib yani yakınlık kelimesinden gelmektedir. Kurban kelimesindeki yakınlıktan maksat Allah'a yakınlık, Allah'a yakınlaşmadır. Bu bayram vesilesiyle biz de nelere yakın olmak istediğimizi, yakınlarımızla ilişkilerimizin nasıl olduğunu bir kez düşünelim. Yakınlarımız dediğimizde ilk aklımıza gelen muhakkak ailelerimiz dir. Ailelerimizle olan yakınlığımız akşamları aynı evde bulunmakla sınırlı kalmasın. Eşimiz, çocuklarımız, anne-babamızın gözünün içine bakıp gününün nasıl geçtiğini, hayatın onun için nasıl olduğunu soralım. Yakınlığımız gönül yakınlığı olsun. Fiziksel yakınlıkla yetinmeyelim. Klinik Psikolog Kevser Ateş

Sınırımızdaki Savaş ve İkincil Travma

     Bu günlerde komşu ülkelerimizde 3. Dünya Savaşı’nın ilk reaksiyonlarını görmekteyiz.    Türkiye, tarihteki adıyla Mezopotamya, üzerinde birçok dinin kutsalının bulunduğu, stratejik bir konuma sahip topraklar içerisindedir.    Ülkemizi genellikle Norveç gibi refah seviyesinin yüksek olduğu kuzey ülkeleriyle kıyaslayanlara söylemek istediğim bizim ülkemizin Norveç’ten en büyük farkının bizim topraklarımız üzerinde birçok din, örgüt ve ülkenin çıkarlarının olmasıdır.    Ülkemizin coğrafi kaderinden söz ettikten sonra komşu ülkelerdeki savaşların bize etkisini konuşmak istiyorum.    Tabii ki sınırlarımızdaki savaşın bize ekonomik etkileri var ancak daha bireysel boyutta baktığımızda savaş bize çok yakın ve günümüzdeki savaş mağdurları bizim din kardeşimiz. Filistin, Suriye, Irak, Çeçenistan, Doğu Türkistan ve diğerleri…    Savaş mağdurlarının çektiği eziyetleri, maruz kaldıkları insanlık dışı durumları bugünlerde sık sık ...

Annelikte Doğru Motivasyon

Annelikte Doğru Motivasyon Kadın olmak hem fizyolojik hem de psikolojik olarak çok özel bir konumdur. Kadını en özel kılan etkenlerden biri, bir yavruyu bedeninde aylarca muhafaza edebilme ve sonrasında anne olmasıdır. Annelik, özellikle bizim kültürümüzde fedakarlık kavramıyla eş tutulmuştur. Dilimizde var olan ‘yemedim yedirdim; giymedim giydirdim’ benzeri söyleyişler de anneliğin toplumumuzdaki anlamlandırılmasına örnektir. Ancak çocuklar ve yetişkinler üzerinden elde edilen gözlemler annelerin çocukların hayatlarının merkezlerine koymasının değil; kadının hayatın merkezine kendi gelişimini ve mutluluğunu koymasının çocuklar için psikolojik olarak çok daha faydalı ve geliştirici olduğu yönündedir. Anneler kendi hayatlarından vazgeçerek, hayatlarını adeta çocuk yetiştirmeye adadıklarında ilginç bir şekilde bu tek amaçlarını ıskalıyorlar ve o kadar da iyi çocuk yetiştiremiyorlar. Çünkü çocuğa iyi gelen adeta bir yaşam koçu gibi hayatının her dakikasını planlayan, kendi hayatını çocuğa...

Yaşlılığa Bir Bakış

Kişi gençlik yıllarını kendinde manevi bir tatmin duygusu bırakacak şekilde yaşamışsa yaşlılık, adeta uygun koşullarda özenilerek en verimli topraklarda yetiştirilmiş bir ağacın olgun, sulu ve lezzetli meyvesi gibidir. Hayat yaşanmış uzun yıllarda kişiye öyle şeyler göstermiştir, öyle deneyimler yaşattırmıştır ki yaşlı kişi artık yaşanılanlardan kolaylıkla dehşete kapılmaz, panik olmaz; hayat onun için sürpriz değildir. Yaşlı hayatın ona vereceklere nazik bir tevazu ile merhaba diyebilme olgunluğuna ermiş kişidir çünkü. Yaşlı gençlere merhamet nazarıyla bakar. Gençler her ne kadar yaşlı kimseler tarafından anlaşılmadıklarını düşünseler de yaşlı kimse gencin o an içerisinde bulunduğu durumu daha önce tecrübe etmiş hatta gencin henüz görmediği bir sonraki adımı, sırada ne olduğunu da görmüştür. Bu bakımdan yaşlı kişi tecrübelerinden faydalanılması gereken bilge kimsedir. Ancak yaşlılıkta bu söylediğim bilgelik ve mütevazilik halinin oluşması için kişinin buna zemin hazırlayanın dolu, v...

YKS Tercihlerine Yönelik 10 Tüyo:

Tercih edilecek bölüm olası kazanç, iş imkanları, atama vb. doğrultusunda değil de öğrencinin ilgisi, kabiliyetleri ve eğilimleri doğrultusunda belirlenmelidir.   ÖSYM’nin yerleştirdiği takdirde gidilmeyecek, okunmayacak herhangi bir bölüm veya okul tercih edilmemelidir. Tercih listesine eklenen her bir bölüm ve okulun gelme ihtimali olduğu varsayılarak tercih yapılmalıdır.   Tercih günleri içerisinde rehber öğretmenler başta olmak üzere branş öğretmenleri ve diğer okul personeli ile istişare etmek öğrenci ve ailesi için bu süreçte faydalı olacaktır.   Olası şehir dışı tercihleri, okunacak şehrin sosyoekonomik durumu ve konut imkanlarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Tercih edilecek okulun ve bölümün öğrencilerine ve mezunlarına Instagram, LinkedIn gibi online platformlardan erişilerek öğrenci ve ailesinin kafalarındaki sorulara cevap bulunabilir.  Ayrıca YouTube gibi platformlarda yer alan içerikler sayesinde öğrenciler ve aileleri söz konusu olan bölüm ve okul ha...