Bugün güncel meselelerden biri olan eşcinselliği konuşuyoruz. Eşcinsellik doğal bir oluşum mudur? Doğuştan mıdır, sonradan mı gelişir? Heteroseksüeller kadar normal karşılanmalılar mı? Bunlar ve bunlara benzer sayısız soru...
Biz burada bu sorulardan eşcinselliğin doğal bir oluşum olup olmaması, fiziksel ve psikolojik boyutlarının neler olduğu ve oluşmasında ortaya çıkan etkenlerin neler olduğunu konuşacağız.
Öncelikle eşcinsellerden fiziksel bir yapısal bozukluk yaşayan bir grubun varlığından söz ederek başlayalım. Bu fiziksel bozukluk genital yapılardaki veya hormon sistemindeki bir farklılıktan kaynaklanır. Cerrahi müdahale veya hormon tedavisi ile kişi en yatkın olduğu cinsiyete yönelik yapının ön plana çıkarılması doğrultusunda bir tedaviden fayda görür. Genellikle ergenlik öncesi yaşlarda hatta bebeklikte bu yapısal bozukluk fark edilir. Çocuk hem psikolojik hem de tıbbi tedavi ile ergenlik çağına geldiğinde sağlıklı bir cinsel yaklaşıma sahip olabilir.
Eşcinselliğin ortaya çıkmasındaki biyolojik etkenlerden sonra travma etkeninden bahsetmek istiyorum. Ergenlik dönemi öncesinde çocuğun maruz kaldığı cinsel istismar çocukta cinsel kimliğin gelişimini bozabilmekte cinsel yönelimi travmadan kaynaklı duygusal karmaşa sebebiyle bozabilmektedir. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse travma o kadar yaralayıcı olabilmektedir. Burada sözünü ettiğim cinsel istismar tehdidi yalnızca kız çocukları için değil erkek çocuklar için de söz konusudur. Psikoterapi esnasında eşcinsel danışanlarda karşılaşılan çocukluk dönemi cinsel istismar öyküleri azımsanamayacak kadar fazladır.
Temel sebepler olarak biyolojik bozukluk ve travma öykülerinden söz ettik. Bunlar kulağa ciddi gelen ve tedaviye ihtiyaç barındıran durumlar. Ancak şunu söylemeliyiz ki eşcinsel olduğunu söyleyen ve bu yönde cinsel yakınlık kuran kişilerin yüzdelik olarak çok çok az bir kısmı bu biyolojik bozukluk veya travma öyküsüne sahip. Bununla birlikte her cinsel istismara uğrayan çocuk ileride eşcinsel olur diye de bir kaide yok.
Tüm bunlara baktığımızda eşcinselliğin çok büyük bir kısmının bir bozukluktan kaynaklanmadığını görüyoruz. Kaldı ki eşcinsellik doğal bir yönelim de değildir. Fizyolojik yapımıza, yaradılışımıza uygun değildir. Normalleştirilmesine ya da hastalıktan kaynaklandığı söylenerek anlayış beklenmesine müsaade etmeyelim. Eşcinsellik akımları ergenlik öncesindeki çocuklarımızın zihnini bulandırma potansiyelleri vardır. Ciddi bir toplumsal etkiye sahiplerdir. Herhangi fiziki ya da psikolojik bozukluktan kaynaklı olanlar tedaviye cevap vermektedir. Yani eşcinsellik toplum içerisinde beni böyle kabul edin diyerek yaşanacak bir durum değildir.
Klinik Psikolog
Kevser Ateş
Yorumlar
Yorum Gönder